Mardin
Uzaktan bakıldığında, bereketli Mezopotamya Ovası’nın üstünde, taşlarla işlenmiş gerdanlık gibi duran bir şehir. Tüm bilgeliği ile farklı ırkları ve dinleri kucaklayan, barıştıran, daracık sokaklarından tarih fışkıran, misafirlerine zamanın durduğu yerde olduğunu hissettiren bir şehir. Bir kartal yuvasını andıran, sarp kayalar üzerinden yükselen Mardin Kalesi’nin eteklerine kurulmuş; kademe kademe yükselen, eyvanlı taş evleriyle bir masal diyarını andıran bir şehir Mardin. Çağlar boyu birbirinden farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve her birinin mirasını korumayı başarmış Mardin’e gittiğinizde tarihin ‘yaşadığını’ hissedebiliyorsunuz.
Yapmadan Dönme
Mardin Seyir teraslarından Mardin’in fotoğraflarını çekin
Emineddün Camii’nin bahçesini görün
Kasımiye Medresesi’ni ziyaret edin
Mardin sokaklarında kaybolun, çiçek sarkan duvarların, kapıların önünde fotoğraf çektirin
Müzede sikke basın
Çarşılarda alışveriş yapın
Kahvenin kokusunu içinize çekin
Bir sabah Latifiye Camii’nde namaz kılıp avlusunda çay için
Sırt ağrıları için Ulu Camii’nin minaresine yaslanın
Deyrül Umur’da sabah ayinine katılın
Midyat Çarşısı’ndan telkari alın
Turabdin şarap turlarına katılın
Midyat köylerini ziyaret edin
Estel’de yer altı dehlizlerini gezin
Savur’da çamaşırhaneleri görün
Nezirhan Tesisleri’nden Mor Evgin’e yürüyün
Dara’yı görün
Reyyan gecelerine katılın
Bunları Biliyor musunuz?
Tarihin ilk tapusu Gırnavaz Höyük Höyük'te bulunan bir çivi yazılı tablette yazılıdır.
Mardin Süryanileri Arapça konuşur, ibadetlerini ise Süryanice yapar. Mardin’de Süryaniceyi genellikle din adamları konuşur. Midyat Süryanileri ise günlük yaşamda da Süryanice (Turoyo) konuşur, Arapça bilmezler.
Eski Mardin'de hala çöpler, belediyenin kadrolu eşekleri ile toplanır.
Türkiye'nin ve belki de Dünya'nın hala işler olan en eski kiliselerinden biri Meryem Ana Kilisesi, Anıtlı (Hah) Köyü'ndedir.
Görülecek Yerler
Mor Gabriel (Deyrulumur) Manastırı
Dünyanın ayakta kalan en eski Süryani Ortodoks Manastırı Mor Gabriel (Deyrulumur), 397 yılında Samurlu Mor Samuel ile Kartminli Mor Şemun tarafından, bir Zerdüşt tapınağının kalıntıları üzerinde inşa edilmiş. Bizans dönemi mozaikleri, kubbeleri, kapılarıyla büyük bir tarihi öneme sahip olan manastırın yapımında Midyat kesme taşları kullanılmış. Manastırda günümüzde hâlâ yaklaşık 60 din adamı ve öğrenci yaşamayı sürdürüyor.
Deyrulzafaran Manastırı
Kubbeleri, kemerli sütunları, ahşap el işlemeleri, iç ve dış mekânlardaki taş nakışları ile ilgi çeken Deyrülzafaran Manastırı, adını yörede yetişen zafaran (safran) çiçeğinin yapının harcında kullanılmasından alıyor. Süryani inancının en önemli dini merkezlerinden biri olan Deyrulzafaran Manastırı, 1932 yılına kadar yaklaşık 640 yıl boyunca Süryani Ortodoks patriklerinin ikametgâh yeriydi. Manastır bugün de Süryani Kilisesi’nin önemli dini merkezlerinden biri. Mardin Metropoliti’nin ikametgâh yeri olan Deyrulzafaran Manastırı, ibadet saatleri dışında ziyarete açık. Bir Süryani kahvesi veya zafaran çayı yudumlayıp, kiliçe yiyerek bereketli ovayı ve manastırı seyretmek istiyorsanız Mardin’in hemen yanı başındaki bu muhteşem manastırı mutlaka ziyaret edin.
Mardin Müzesi
Eski Mardin’e geldiğinizde ilk uğrayacağınız yerlerden biridir Mardin Müzesi. 1895 yılında Meryem Ana Kilisesi’ne bağlı patriklik merkezi olarak inşa edilen bina restore edilerek, 1995 yılında müze olarak hizmete açıldı. Üç katlı müze, iç ve dıştaki tonoz, kemer ve sütun başlıklarındaki eşsiz taş süslemeleri ve koleksiyonundaki M.Ö. 4000’den M.Ö. 7. yüzyıla kadar olan döneme ait eserleriyle Türkiye’nin önemli müzelerinden biri. Kuzey Mezopotamya ve Güneydoğu Anadolu kültürlerinin, Eski Tunç, Asur, Urartu, Grek, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuklu ve Osmanlı devirlerine ait ender örneklerden oluşan tabletler, seramikler, gümüş ve bakır sikkeler, damga ve silindir mühürler, kandiller, gözyaşı şişeleri, takılar ve çok çeşitli bulgular sergilenen eserler arasında. Mardin ve Midyat’a özgü olan gümüş işlemeciliğinin örnekleri olan kolyeler, küpeler, bilezik, halhal, alınlık, saçlığın yanı sıra eski giysiler, kılıçlar, kahve takımları, hamam eşyaları, tespihler, ısınma araçları ve bakır eşyalar da Mardin Müzesi’nde sergileniyor.
Kasımiye Medresesi
Artukoğulları döneminde yapımına başlanan ve Akkoyunlular Dönemi’nde Sultan Kasım tarafından tamamlanan Kasımiye Medresesi, Mardin yapılarının en büyüğü sayılıyor. İki katlı, açık avlulu, kesme taş ve tuğlanın bir arada kullanıldığı medrese, uçsuz bucaksız Mezopotamya Ovası’nı kucaklıyor. Günümüze kadar ayakta durmayı başarabilen medrese, çok amaçlı kullanılmış. Medrese duvarlarında, astronomi ve tıp bilimine ait simgeler var. Bir zamanlar, medresenin revaklı avlusunda yer alan genişçe bir havuzda geceleri yıldızların yansımasıyla astronomi dersleri veriliyordu.
Dara Antik Kenti
Mardin'in 30 km. güneydoğusundaki Dara, bölgedeki antik yerleşimlerin en görkemlisi. Yüzyıllar boyunca Mezopotamya'nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olan kent, kaya içine oyulmuş yapılardan oluşuyor. Dara'nın doğusunda yer alan kaya mezarları Kuruçay'a kadar uzanıyor. Kent içinde kilise, saray, çarşı, zindan, tophane, sarnıç ve su bendi kalıntıları halen görülebiliyor.
Midyat
Mimari olarak Mezopotamya’nın en ilginç yerlerinden biridir Midyat. Kademe kademe yükselen taş konaklar, abbaralar, arada yükselen çan kuleleri ile bir Ortaçağ kentini anımsatan Midyat, evleri ve konaklarıyla tarih kitaplarından, masallardan kopup gelmiş gibidir. Mardin evlerinden daha süslü olan Midyat evlerinin içleri de en az dış cepheleri kadar özenli. Midyat halkı, yaklaşık iki bin yıldır gümüş işi ve bağcılıkla uğraşıyor. Telkari sanatının en güzel örneklerini, geleneksel yöntemlerle üretilen mahlepli Süryani şarabını, kakuleli kahveyi Midyat çarşısında bulmak mümkün.