Rotalar

Adıyaman 1 günlük rotaya ek olarak bu rotada Nemrut Dağı Milli Parkı içerisinde bulunan cazibe noktalarının tamamı ziyaret edilir. Adıyaman şehir merkezine 5 km uzaklıktaki Perre Antik Kenti aslında devasa büyüklüğe sahip bir nekropol alanıdır. Kent içinde yürüyüş yolları ve girişinde bilgilendirme mevcuttur. Kenti ziyaret ücretlidir. Perre Antik Kentinin yaklaşık 1 km ilerisinde Örenli Köyü içinde bugün halen kullanımda olan bir Roma Çeşmesi vardır. Bu çeşmede durup fotoğraf çektirmeniz ve sepserin suları ile yüzünüzü yıkamanız tavsiye edilir. Nemrut Dağı Milli Parkı Kahta ilçesi sınırıları içerisindedir. Kahta'ya giderken arzu edilirse Samsat istikametine dönülür ve Hz. Muhammed'in sahabelerinden biri olan Hz. Safvan B. Muattal'ın Türbesi ziyaret edilebilir. Milli parka girmeden yemek yenip, alışveriş yapılabilecek son merkez Kahta ilçe merkezidir. Milli park içinde yeme-içme imkanları sınırlıdır. Burada Atatürk Barajı Gölü kenarına kadar gidip kıyısımda... Devamı »

Bu rota Adıyaman şehir merkezi, Eski Besni ve Fırat kenarını içeren bir rotadır. Adıyaman şehir merkezinde gezilecek yerler oldukça azdır. Adıyaman Müzesi bugün Atatürk Baraj suları altında kalmış pek çok ören yeri ve antik kentin kalıntılarını görebileceğiniz ve 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası ilan edilmiş Nemrut Dağı Milli Parkı'na verilmiş "Altın Elma" ödülünü görebileceğiniz oldukça kapsamlı bir müzedir. Bugün çok güzel bir şehir parkı olan Adıyaman Kalesi, Ulucamii, Eski Saray Camii ve Adıyaman Süryani Metropolitliği şehir merkezinde gezilebilecek başlıca diğer cazibe noktalarıdır. Oturakçı pazarı alışveriş ve yöre halkı ile sohbet için için odukça uygun bir yerdir. Adıyaman Süryani Metropolitliğini ziyaret edip fotoğraf çekebilir ve kilisede görevli personelden Süryani kültürü ve inancı üzerine bilgi alabilirsiniz (Fotoğraf çekimi için lütfen izin isteyiniz, kilise içinde sessiz ve saygılı olunuz). Rotanın geri kalanında ise tüm Eski Besni... Devamı »

Adını Xsefenon’un Onbinlerin Dönüşü adlı eserinden alan rotamız Hellenlerin en çok zorlandığı yerlerden biri olan Dicle Nehri ve Gabar dağı yamaçlarındaki eşsiz güzellikleri size sunmaktadır. Bu rota 4 farklı etaptan oluşmaktadır. İlk etapta Dicle nehri kıyısından Gabar dağında bulunan Kiliseler Dağı’na yürüyüp iki köyde bulunan Kiliseleri ziyaret ederken Dicle’nin eşsiz manzarasını en güzel izleyeceğiniz yeri keşfetmiş olacaksınız. İkinci etapta ise Finik ören yerini ziyaret edip, Part döneminde inşaa edildiği bilinen Finik kalesini, mağara evleri, sarnıçları ve su kemerlerini görecek ve sonrasında kuşların ve doğanın piri Feqiye Teyran’ın medresesini ve eski yerleşim yerlerini görebilirsiniz. Rotamızın 3. Etabında eski adıyla Zêwê olan ve mağara içlerinde yaşam kurulan eski bir yerleşim yerine gidiyoruz. Bu tarihi yerleşim yerinden içinizi ferahlatacak Kırkağaç Vadisi’nde Olya Şeyxa denilen yerde çok katlı mağara yapılarında yaşam izlerini ve ibadethaneyi... Devamı »

Batman'ın en kıymetli tarihi ve kültürel uğrağı şüphesiz Hasankeyf'tir. Hasankeyf Kalesi'nin kurulması mevcut bilgilere göre, M.S. 4'üncü yüzyıla rastlamaktadır. Emeviler tarafından Bizans İmparatorluğundan 639 yılında alınan Kale, bu tarihten itibaren Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular ve Osmanlı İmparatorluğuna ev sahipliği yapmıştır. Tarihinin en parlak dönemini Artuklular döneminde yaşayan Hasankeyf, yüzlerce asırdır pek çok kültürü ağırlamış ve medeniyetin olduğu kadar hoşgörünün de başkenti olmuştur. Tarihi ve ihtiva ettiği kültür turizmi değerleri bağlamında Hasankeyf, Mezopotamya bölgesinde en önemli turistik uğrak noktalarından birisidir. Bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi adına bölgede yapımı tamamlanan Ilısı Barajı'nın ilçenin tarihi dokusunu olumsuz etkilememesi ve Hasankeyf’in gelecek nesillere tarihi dokusuyla birlikte aktarılması için yürütülen çalışmalar kapsamında, bilindiği üzere, Hasankeyf Kalesinin restorasyonunu tamamlanmış, baraj yapımından zarar... Devamı »

Rotaların birincisi Beyt-Zabde İnanç ve Kültür Rotası olarak adlandırılmıştır. Eskiden Beyt-Zabde Denilen yer Dicle’nin Batısı, Botan bölgesinin bir kısmını ve Turabdin-Tor bölgesinin bir kısmını kapsayan bu rotamız, ipek yolu üzerinde olan iki ilçemizi İdil ve Cizre’yi kapsamaktadır. Bu rota kapsamında İlk durağımız eski bir Ezidi yerleşimi olan Kiwax/Mağara köyüdür. Bu köyde eski evlerin mağaradan yapıldığı veya mağara ile bağlantısının olduğu görülmektedir. Henüz kimse bu köyde yaşamıyor. Farklı mezar yapıları ve taş evleri ile gelenleri büyüleyen mistik bir hava sunuyor Kiwax köyü. Kiwax köyünden sonra Süryani halkının yaşadığı Sare, Öğündük ve Haberli köylerinde bulunan kiliseleri ziyaret edip, köy içinde küçük bir gezinti yapabilirsiniz. Ardından İdil Merkez’deki Meryem Ana Kilisesi görülmeye değerdir. Sonrasında ise Cizre’ye gidilerek Hz. Nuh Türbesi, Kırmızı Medrese, Ulu Camii, Mem û Zin Türbesi, Abdaliye Medresesi, Cizre kalesi, Bırca Belek, Mirlerin... Devamı »

Akabe, insan eliyle yapılmış sarp, zor geçit anlamına gelir. Dünyada bu şekildeki üç geçitten biri olan Akabe Yolu'nun Asurlular zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. Botan Nehri'nden başlayıp dik bir uçurumdan Siirt'e tırmanan yolun zeminindeki orijinal taş döşemelerinin bir kısmı halen durmaktadır. Yolun en yüksek noktası deniz seviyesinden 910 metre, en alt noktası ise 620 metre yüksekliktedir. Gidiş - dönüş 6.2 km uzunluğunda ve "orta" zorluk derecesindeki Akabe Yolu'nda su kaynağı bulunmamaktadır.

Mir Yakup Manastırı'na doğru giden yol üzerinde başlayan yürüyüş yolu ince ama belirgin bir patikadan ilerleyerek Botan Vadisini yukarıdan gören bir gediğe varır. Gedik geçildikten sonra alçalmaya başlayan dar geçit boyunca vadinin eşsiz manzarası ortaya çıkar. Binlerce yıl önce Asurlular tarafından yapıldığı tahmin edilen Akabe Yolu'nun taş döşemeleri özellikle vadi tabanına indikten sonra iyice ortaya çıkar.

Akabe, insan eliyle yapılmış sarp, zor geçit anlamına gelir. Dünyada bu şekildeki üç geçitten biri olan Akabe Yolu'nun Asurlular zamanında yapıldığı tahmin edilmektedir. Botan Nehri'nden başlayıp dik bir uçurumdan Siirt'e tırmanan yolun zeminindeki orijinal taş döşemelerinin bir kısmı halen durmaktadır. Yolun en yüksek noktası deniz seviyesinden 910 metre, en alt noktası ise 620 metre yüksekliktedir. Gidiş - dönüş 6.2 km uzunluğunda ve "orta" zorluk derecesindeki Akabe Yolu'nda su kaynağı bulunmamaktadır.

Mir Yakup Manastırı'na doğru giden yol üzerinde başlayan yürüyüş yolu ince ama belirgin bir patikadan ilerleyerek Botan Vadisini yukarıdan gören bir gediğe varır. Gedik geçildikten sonra alçalmaya başlayan dar geçit boyunca vadinin eşsiz manzarası ortaya çıkar. Binlerce yıl önce Asurlular tarafından yapıldığı tahmin edilen Akabe Yolu'nun taş döşemeleri özellikle vadi tabanına indikten sonra iyice ortaya çıkar.

Antik Yol'dan 300 metre uzaklıkta başlayan yol Gökçebağ Beldesi'ne vardıktan sonra sola kıvrılarak Botan Vadisi'nin proje sahası içinde kalan en üst noktası olan 1180 metre yüksekliğindeki tepeye tırmanır. İnce, fakat son derece belirgin bir patikadan yapılan bu tırmanışta Botan Vadisi'nin muhteşem manzarası ortaya çıkar. Gidiş-dönüş 10 km uzunluğunda olan yürüyüş yolunun Gökçebağ'a kadarki kısmı "orta", buradan sonra zirveye kadar olan kısmı ise dik eğimi nedeniyle "ileri" zorluk derecesindedir. Yürüyüş yolunda su kaynağı bulunmamaktadır.

Yürüyüş yolu Siirt-Eruh yolu üzerinden Botan vadisi'ni gören bir noktadan başlıyor. Rota seyrek ormanlık içinde yavaşça yükselirken Gökçebağ beldesi altta kalıyor. Botan Vadisi'nin kuzey yamacındaki en yüksek yere varıldığında muhteşem bir manzara sizleri bekliyor.

Yürüyüş yolu boyunca telefonu hatları zayıf da olsa çekmektedir. Yine de en iyi çeken... Devamı »

Beş gün sürmesi planlanan tur güzergâhında insanoğlunun kilometre taşları ziyaret edilecektir. Bereketli topraklarda buğdayın izlerini takip eden rotamızda 12.000 yıllık geçmişiyle Göbeklitepe, tüm tahılların kökeninini oluşturan Karacadağ eteklerinde bugün de halen yetişen yabani buğdaydan konik kubbeli evleri ve farklı mimarisiyle dikkat çeken Harran ardından Hz.Musanın Hz.Şuayip'in kızlarının sürülerini sulamalarına yardımcı olduğu kuyu olduğuna inanılan Musanın kuyusunun bulunduğu Soğmatara insanın yerleşik düzene geçiş sürecini en iyi yansıtan arkeoloji merkezi Çayönü’nden Türkiye'nin en derin gölü olan ve Doğu'nun gizli denizi olarak bilinen Hazar Göl’üne, Elazığ’dan Malatya müzesi ve ilk asgari ücretin bir kase buğdayla eşleştiği Aslantepe Ören Yeri’ne uzanan buğday tanesi yolculuğuna… Bereketli topraklarda buğdayın izlerini takip eden rota, 12.000 yıllık geçmişiyle bilinen en eski tapınak olan Göbeklitepe’den başlayacak, ardından konik kubbeli evleri ve 5000 yıldır değişmeyen... Devamı »

Tarihi, kültürü, doğası, gastronomisi ile Mezopotamya’yı keşfedebileceğiniz minimum 9 gün süren bir rotadır. Rota, eski Antep’in tarihi hanları, hamamları, çarşıları ve daracık taş sokaklarında başlar. Ne yiyip ne alacağınızı şaşırdığınız bir günün ardından dünyanın en büyük mozaik müzesi Zeugma Arkeoloji Müzesi ile devam eder. Rotanın sonraki durağı Fırat kenarıdır. Burada müzede gördüğünüz eşsiz mozaiklerin çıkarıldığı Zeugma (Belkıs) ören yerini ziyaret edersiniz. Daha sonra ise Fırat’ın doğusuna geçip kelaynağı, patlıcan kebabı ve künefesi ile meşhur Birecik’e varırsınız. Bütün dünyada nesli tükenmiş kelaynak kuşlarının son 205 âdeti Birecik’teki Kelaynak Üretme İstasyonunda görülebilir. 1998’de büyük bölümü Birecik Baraj Gölü suları altında kalan Halfeti bir sonraki durağımızdır. Buradan tekne turları ile Rumkale’ye gidilir, Halfeti kıyısında kuş gözlemlenir, yemek yenir. Şanlıurfa Türkiye’nin en büyük müzesi, Haleplibahçe Mozaik Müzesi, dünyanın en eski anıtsal tapınak yapısı... Devamı »

Eski adıyla Esfis/Hestpıst olarak bilinen Yarbaşı Köyü'nden Cehennem Deresi’ne bakıldığında nefes kesen manzarası, şırıl şırıl akan derede balıkların dansını, kayalara oyulmuş köy yerleşimlerini gördükten sonra Sulak (Bafe) Köyü’ne doğru yol aldığımızda Dicle Nehri’nin eşsiz serinliğinde ve dinginliğinde ruhunuzu dinlendirerek Bafe kalesi ve halk kahramanı Elo Dino’nun Kale'sini gördükten sonra eski İdil'in eski yerleşim yeri olarak bilinen Hendekköy'ü gördükten sonra Cizre/Ulaş köyünde yürüyüşünüzü tamamlayabilirsiniz.

Surların içinde yer alan ve Mahmudoğlu Kulesi adıyla bilinen Şanlıurfa Kent Müzesinden başlayıp, Dünyanın en eski tapınak yapılarına ev sahipliği yapan 12.000 yıllık Göbeklitepe’den devam eden tarihin ilk üniversitesi, konik kubbeli evleri ve farklı mimarisiyle dikkat çeken Harran ardından Soğmatara, dünyanın 8. Harikası diye bilinen Nemruta, Cendereye, Eski Kahta, Arsemiaya uzanan yollar… İnsanoğlu’nun binlerce yıllık sürevininde oluşturuduğu dev heykellerin izini süreceğiz bu tur güzergahında. MÖ 14.yy ile MÖ 7. yy arasında, yani günümüzden 3300 sene evvel heykel yapılmaya başlanan bu atölye, Ortadoğu’nun en büyük taş ocağı ve heykel işleme atölyesidir Yesemek. Yerli halk olan Hurriler’in çalıştığı atölye, bölgenin Hitit hâkimiyetine girdiği MÖ 2. bin yılının ikinci yarısında, Hitit Kralı I. Şuppiluma zamanında işletmeye açılmış. MÖ 7. yy’ın sonuna doğru Asurlular, atölyenin faaliyetlerine son vermiş ve ustaları Asur’a götürmüş. Ustaları giden atölyede her şey olduğu gibi kalmış;... Devamı »

Birinci günkü Sur içi rotaya ek olarak bu rota Çin seddinden sonra dünyanın en uzun ikinci sur / duvar yapısı olan Diyarbakır Surlarının etrafını dolaşan bir rotadır. Diyarbakır Surları 2015 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası ilan edilmiştir. Yapıldıkları dönem olan MÖ 4. yüzyıldan günümüze kadar korunmuş ve çok sağlam bir halde ulaşmıştır. Diyarbakır Surları Roma, Bizans, Arap, Türk-İslam, Selçuklıu ve Osmanlı dönemlerinde her zaman ayakta kalmayı başarabilmiş ve günümüze kadar ulaşmış bir yapıdır. Surların toplam uzunluğu 5,5 km olup, 82 adet burç ile sur duvarları birbirine bağlıdır. Bu burçların en ünlüleri Evli Beden (Ulu Beyden), Yedi Kardeş ve Keçi (Kiçi) burçlarıdır. Burçların içinde koğuşlar, mahzenler, sarnıçlar ve depolar bulunur. Dış Kale ile İç Kale surlarında Romalılardan Osmanlılara kadar çeşitli devletlere ait yazıtlar (kitabeler) bulunur. Sizleri 2000 yıllık bir tarih içinde gezdirecek bir rotadır. Bu turdaki son rotamız... Devamı »

Şehirde kent rotalarıyla geçirilen iki günün ardından şehir dışına yapılacak tarih, kültür ve gastronomi dolu çok güzel bir rotadır. Rotanın ilk durak yeri bir Artuklu Köprüsü olan Devegeçidi Köprüsüdür. Anayolun solunda yaklaşık 350-400 metre uzaklıktadır. Eğil Peygamber Kabirleri ise gerek çevre düzenlemesi, gerek Dicle Nehrine hakim konumuyla oldukça etkileyici bir yerdir. Kabirlerin orada yürüyüş yapmak, Dicle manzarası seyretmek, Asur Kral Mezarlarını yukarıdan seyredebilmek ve özel olarak belirlenmiş alanlarda piknik yapmak mümkündür. 

Daha sonraki nokta ise Eğil Kalesidir. Oldukça sarp ve uçurumlarla dolu bir tepe üzerinde kurulu kale yürüyerek gezilebilir. Baraj kenarına inişte tepede bir Asur Kabartması ve çivi yazısıyla kitabesi mevcuttur. Daha sonra baraj gölü kenarına inilir. Burada yeme-içme mekanları ve Asur Kral Mezarlarına götüren ve barak göleti boyunca turlar yapan tekneler mevcuttur.

Devamı »

İki gün kent, bir gün de Eğil ve Ergani'den sonra Diyarbakır'da 4. gün yapılabilecek tarih, arkeoloji, yerel deneyim ve doğa rotasıdır. Yol üzerinde durulup görülmesi gereken tek yer bir Selçuklu kervansaray kalıntısı olan Çeper Han'dır. Birkleyn suyu Dicle Nehrinin kollarından biri olup Diyarbakır - Bingöl karayolu üzerindedir. Mağara anayola yaklaşık 300 metre uzaklıktadır. Asur Kralları I. Tiglat Pilaser ve Salmanassar Kuzey Mezopotamya seferleri esnasında buraya kadar gelmişler, Dicle Nehri sona erdiği için dünyanın da sonuna geldiklerine dair kabartma ve yazıtlarını bu mağararının duvarlarına yaptırmışlardır. İlkbahar aylarında su miktarı yüksek olacağından mağaraya girmemeniz önerilir. Yazın ise şort veya mayonuzu yanınızda bulundurunuz. Mağaranın daha da içlerine gitmek istiyorsanız yanınıza kafa lambası almanız önerilir. Birkleyn suyunun çıktığı yerin yaklaşık 300 metre yukarısında kayaları tırmanarak çıkılabilen dev bir mağara daha mevcuttur.... Devamı »

2015 yılında Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri bölgesinde sur içinde kalan ve tarihi Diyarbakır'a ait tüm cazibe noktalarını görebileceğiniz, gezebileceğiniz, fotoğraflayabileceğiniz ve yiyip-içip alışveriş yapabileceğiniz kent rotasıdır. Bu rotayı yürümek bütün günü alır. Yöre insanı ile bol bol sohbet edip onlarla iletişime geçebileceğiniz muhteşem bir rotadır. Çin seddinden sonra dünyanın en uzun duvar yapısı olan Diyarbakır Surlarının içini en ince ayrıntısına kadar tecrübe etme imkanı sunar.

Birinci gün kent rotasından sonra Gaziantep şehir merkezi dışında Fırat nehri boyunca yapılabilecek bir turdur. Binlerce yıldıraynı adı taşıyan ören yeri Karkamış önemli bir Hitit kentidir. Tam Suriye sınırında, Fırat Nehrinin Suriye'ye geçtiği noktasın batı yakasında yer aldığından ziyarete açık olup olmadığını kontrol edip öyle yola çıkılması daha sağlıklı olacaktır. 

Rotanın diğer noktası yine Fırat'ın batı kıyısında bulunan ve Zeugma Arkeoloji Müzesinde sergilenen mozaiklerin çıkarıldığı ören yeri Zeugma'dır. Bugün bir kısmı Birecik Baraj suları altında kalan Zeugma'da Roma villalarını, taban mozaiklerin, duvar resimlerini görmek mümkündür. Burası ilkçağın en önemli ticaret merkezlerinden biri olup Fırat üzerindeki ticareti ve geçişleri denetlerdi. Selefkos Krallığının ve Roma'nın en önemli kentlerinden biriydi. 

Rotanın sonraki durağı bu sefer Fırat'ın doğu yakasındaki... Devamı »

Gaziantep kent merkezi, Fırat rotasından sonra 3. gün yapılabilecek tarih, doğa ve gastronomi rotasıdır. Rotanın ilk durak yeri 4000 yıllık bir yerleşim olan ve Islahiye ovasının ortasında Suriye'yi Anadolu'ya bağlayan antik yollar üzerinde bulunan bir ören yeridir. Etrafı da bataklıklarla çevrili olduğundan kuş gözlemlemeye de oldukça elverişlidir.

Rotanın sonraki durağı ise Yesemek Açık Hava Müzesidir. esemek antik yakındoğuda bilinen en büyük heykel atölyesidir. Taş ocağı önce Hitit İmparatorluk döneminde (M.Ö. 15-12.yy.) ve daha sonra da Sam’al Krallığı bünyesinde Geç Hitit döneminde (M.Ö. 9-8.yy.) kullanılmaktaydı. Tepenin üst kesiminde kayaların çıkarıldığı taş ocağının izleri halen görülmektedir. Heykel sayısı 300’ü geçmesine rağmen daha birçoğunun toprak altında olduğuna inanılmaktadır.

Rotanın son durağı ise bir orta çağ kalesi olan Ravanda Kalesidir. Kilis ili sınırları... Devamı »

Bu rota Gaziantep kent merkezindeki tüm tarih, kültür ve alışveriş noktalarını kapsayan, bol bol fotoğraf çekebilmenizi sağlayan, tarihi Antep sokaklarında gezdirip, hanlarında alışveriş yapabilmenizi sağlayan, yöre insanı ile bol bol sohbet edebileceğiniz adına Kültür Rotası verilen Tarih-Kültürü iliklerinize kadar yaşayacağınız dopdolu bir güzergâhtır. Antep Kalesinden başlayan, tarihi çarşılar ve hanlar ile devam edip, Şehreküstü konaklarından Kastellere ve nihayet Şahinbey Milli Mücadele Müzesinde son bulan Kültür Rotası, müthiş bir kültür ziyafeti yaşatıyor konuklarına.

Milli Mücadele Müzesinden sonra Bey Mahallesine ister araçla, ister yürüyerek gidebilirsiniz. Zaman kaldığı takdirde bu rotaya ek olarak Gaziantep Panorama Müzesi ve İslam Bilim Tarihi Müzesi ve Zeugma Mozaik Müzesi ziyaretleri gerçekleştirilebilir.

Görümlü beldesi halkın sıcaktan bunalıp kaçtığı ve nefes alabildiği bir yer. Ağaçların arasına saklanan bu belde de Tellioğlu Kasrı’nı eski Görümlü Kilisesini, Beyaz Taş Köprüyü görebilir, Kelahe su kaynağından serin suları içebilirsiniz. Bu arada aramızda kalsın Görümlü’nün meyveleri geçmişten günümüze hep adından söz ettirmiştir, özellikle İnciri.

Eski Antep kent turuyla başlayan, tarihte bilinen ilk açık hava heykel atelyesi olan Yesemek Taş atölyesiyle devam eden üç yanı zümrüt yeşili göl ve bunu çevreleyen dik, sarp kayalıklı tepelerle çevrili doğa ve insan harikası Rumkaleye,kara gül diyarı taş mimarisi evleri camileri sular altında kalmış saklı kent Halfeti tekne turuyla devam eden Nemrut Milli Parkına uzanan çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan yollara… Rotamız bölgede iki büyük imparatorluğun izlerini sürmekte… Görkemli Hitit İmparatorluğu’nun iki önemli yerleşim yeri, tarihin ilk açık hava heykel atölyesi Yesemek ve önemli bir kraliyet kenti Tilmen’le başlayan gezimizi Gaziantep çarşılarıyla devam ettiriyoruz. Çarşılarda gözlerimizi Hitit kabartmalarından fırlamış gibi duran yemenilerden alamıyoruz (mutlaka bu rengarenk yemenilerden birini alıp denemelisiniz). Eski kentten Zeugma Mozaik Müzesine, bir başka uygarlığın izlerinin peşine, Kommagene’nin peşine düşüyoruz. Zeugma, 80 bin kişilik nüfusu, olağanüstü güzellikte... Devamı »

Birçok tarihi kaynak ve Kuran'ı Kerim'de Hz.Nuh Tufanından sonra geminin Cudi/Judi/Kardu dağlarına oturduğunu yazar. Geminin oturduğu yere Sefine (gemi) adı verilmiştir. 1980’li yıllara kadar yılın her temmuz ayında Sefine bölgesi ibadet etmek için ziyaret edilirdi. Temmuz ayında birkaç kişi gidip dev bir ateş yakar ve Sefine ziyaretinin başladığını orayı gören her yere duyururmuş. Sefine hem Şırnak'ın güneyinden (Silopi, Cizre, Irak v.s.) hem de kuzeyinden görülebilen bir yer (Şırnak, Uludere v.s.) (Rakım 2030 metre). Oraya gelen insanların içecek suyunun karşılanması için henüz erimeyen karlar oradaki sarnıçlara doldurulurmuş... Kurbanlar kesilir, haftalarca orada kalınır ve ibadet edilirmiş. Kimler gelmiyor ki; Müslümanlar, Keldaniler, Nasturiler, Museviler, Süryaniler, Ermeniler. Üç semavi din için kutsal olan mekâna 7 kez gidildiğinde hacı sayıldığına dair inanış var. Muhtemelen dünyanın en eski ziyaret geleneği…..
Hz.Nuh’un çocuklarının toplandığı yer olarak bilinen... Devamı »

Hoşgörüsü sınırsız, bağışlayan, seven şair, mutasavvıf, bilgin din adamı yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlana’dan Hacı Bektaş-ı Veli’ ye ardından Mem ve Zîn arasında “mecazi” olarak başlayıp daha sonra “ilahi”leşip “hakiki”leşen bir aşk hikayesi ile Hz. Muhammed’e ve dört büyük halife’ye övgü”, “Mirac olayı ve şefaat talebi” ni anlatan Ahmede Xane ye ömrü boyunca sevgili Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) aşkı ile yanıp tutuşmuş Veysel Karani’den ilahi aşkın izlerini takip eden tur güzergahıdır. Tasavvuf’ta Mevlevi öncüsü olan Mevlana’dan Şems Tebrizi’ye, Diyarbakır Ulu Camii’den Eğilde ki Peygamber Kabirlerine, Veysel Karani’den Van’a, Ağrı’da Ahmede Xane ve İshak Paşa Sarayına uzanan ilahi yolculuk.

Bu rota tek günlük olup Kilis kent merkezi ve civarındaki cazibe merkezlerini içerir. Kilis, Suriye Savaşının çıkmasıyla beraber kendi nüfusundan fazla Suriyelinin yaşadığı bir kent haline dönüşmüştür. Bu nedenle özellikle Halep'e dair pek çok detayı Halep'e gitmeden tecrübe etme şansınız mevcuttur. Şehrin girişinde yolun solun tarafında bulunan Oylum Höyük antik Kilis olup halen kazıları devam etmektedir. Burada mozaikli bazilika görülebilir. Kent merkezi ise türbeler, camiler, hamamlar, konaklar, eski dar sokaklar, geleneksel zeytinyağı sıkım atölyeleri ve müzenin görülebileceği görsel açıdan odukça zengin bir yürüyüş rotası sunar.  Şehrin hemen dışında ise Kuru Kastel görülmesi ve "oraya da gittim" denilmesi gereken bir uğrak noktası. Hepimizin bildiği meşhur Kilis türküsü "Karanfil deste gider" türküsünde geçen kuru kastel işte burasıdır. Kastel çeşme demektir. 

Kilis yakınlarındaki diğer uğrak noktası ise... Devamı »

Eski Mardin'de 1. Cadde boyunca olan ken rotasına ek olarak ikinci gün yine Mardin kent içinde başlayıp Deyr-ül Zaferan Manastırı ve Dara Antik Kenti'ne kadar uzanan bir rotadır. Mardin Müzesinin önünden başlar ve dar Mardin sokakları boyunca 2. caddeye kadar iner. Bu rota üzerinde Artuklu Camisi Latifiye Camii ve Anadolu'nun ilk külliye yapılarından Emüneddin Camii kesinlikle görülmesi, vakit geçirilmesi gereken önemli noktalardır. Emineddün Külliyesinin yemyeşil avlusu Mardin sıcağında size büyük bir ferahlık sağlayacaktır. Buraya kadar yürüyerek yapılabilecek rota, 2. caddeye indikten sonra Deyr-ül Zaferan ve oradan Dara Antik Kentine araçla gidilebilir. Deyül Zaferan Manastırı ziyareti ücretli olup rehberlik hizmeti verilip anlatımlı bir sunum yapılmaktadır. Manastırın çok güzel bir hediyelik eşya mağazası ile kafesi mevcuttur. Yine Dara Antik Kenti'nde de köy içinde çardak altında çay ve ayran içebileceğiniz mekanlar mevcuttur. Dara Antik... Devamı »

Mardin kent merkezi ve Dara Antik Kentinden sonra Mardin'in en yeşillikli ilçesi Savur'dan oluşan bir tur güzergahıdır. Savur oldukça küçük bir ilçe olmasına rağmen tarihi, kültürel ve doğal olarak Mardin'in en ilginç turizm cazibe merkezlerinden biridir. Bozulmamış tarihi kent dokusu, yaz-kış akan Savur çayı ve Türk-Kürt-Arap-Süryani kültürlerinin barış içinde beraber yaşadığı eşsiz kültürü ile dolu dolu tam bir gün geçirmek ideal bir rotadır. İlçe merkezinde Hacı Abdullah Bey Konağı, Savur Kalesi, Aziz Sancar Evi, Savur sokak ve evleri görülmesi, zaman geçirilmesi eşsiz güzellikteki yerlerdir. 

Kavak, söğüt, erik ve çeşitli meyve ağaçlarıyla dolu Savur Çayı kenarı ise hem yemek yemek, hem yürüyüş yapmak, hem de Türkiye'nin başka hiçbir yerinde göremeyeceğiniz tarihi çamaşırhaneleri görebileceğiniz bir bölgedir.

Savur ilçe merkezine 10 km uzaklıkta bulunan Kıllit (Dereiçi)... Devamı »

Midyat Kent Merkezi, Savur, Midyat ve Mor Gabriel Manastırı gezilerini içeren bu tur rotası başta alışveriş olmak üzere pekçok deneyimi edinmenize imkan verir. Midyat'ta Müslüman Mahallesi Estel ve Hristiyan Mahallesi Midyat kentin iki ucunda farklı yapı ve dokuda cazibe yerleridir. Kent merkezinde kiliseler, camiler, konaklar, hanlar, çarşılar gezilebilir ve bol alışveriş yapılabilir. 

Mor Gabriel Manastırı ziyareti ise bu turun olmazsa olmazları arasındadır. İstenildiği takdirde Hah (Anıtlı), Zaz (İzbırak), Aynverd (Gülgöze), Salah (Barıştepe)ve Kferze (Altıntaş) köyleri de fotoğraf çekmek için ziyaret edilebilir. Rotaya Hasankeyf ile devam etmek mümkündür.

İlk 4 günlük rotaya ek olarak Nusaybin'in de eklendiği 5 günlük Mardin ili rotasıdır. Midyat'tan Nusaybin'e giderken bölgenin tek tatlı akarsuyu olan Beyazsu görülmesi, girilmesi ve yemek yenmesi gereken ender güzelliklerdendir. Mezopotamya sıcağında buz gibi suyu serinlemenize imkan verir. Nusaybin kent merkezinde ise en önemli cazibe noktası İnanç Parkıdır. Burası cami, türbe ve kiliselerin birlikte bulunduğu bir parktır. Parkın içinde kalan Mor Yakup Manastırı Nusaybin'de görülebilecek en önemli tarihi eserlerdendir. Manastırdan sorumlu kişi size hem manastırı gezdirip, hem de tarihi ve önemi ile bilgilendirme yapmaktadır. Manastır bahçesinde ise kazı çalışmaları devam etmektedir. Kent merkezinde görülebilecek diğer önemli yer ise bir Kürt aydını olan Musa Anter'in müze haline getirilmiş evidir. Öte yandan Nusaybin Suriye sınırına sıfır noktasısnda bulunan bir şehirdir. Suriye ve Türkiye'yi birbirinden ayıran sınır bölgesinde antik Nisıbıs kentine ait... Devamı »

Tarihi Mardin kent merkezini bir uçtan bir uca geçen, kentteki tarih, kültür ve alışveriş mekanlarının hepsini tecrübe edebileceğiniz, yöre insanı ile bol bol sohbet edebileceğiniz, daracık Mardin sokaklarının gölgesinde şehri turlayabileceğiniz dolu dolu bir rotadır. Rotanın başlangıcı olan Kasımiye Medresesinden Kırklar Kilisesi'ne araçla gelinmesi, daha sonraki rotanın tamamının yürünmesi tavsiye edilir. Mardin'de hava sıcaklığı çok fazla olduğundan bu rotanın havanın aşırı sıcak olduğu öğle saatlerinde yapılmaması önerlir. 

Dünyanın en güzel, en değerli mozaiklerinin izinin sürüleceği bu rota Adana, Antakya, Gaziantep, Şanlıurfa illerini kapsamaktadır. Antik dünyanın en değerli mozaiklerini sırasıyla Adana Arkeoloji Müzesi (eski Misis Mozaik Müzesi), Hatay Müzesi, Zeugma Mozaik Müzesi, Belkıs Mozaiklerini çıkarıldığı Belkıs Ören yeri, Halepli Bahçe Mozaik Müzesinde görebileceksiniz, o renkli ve zengin dünyayı bütün duyularınızla hissedebileceksiniz. Size bu turda güzeller güzeli Çingene kız, zebralar, zenci çocuklar, Amazon kraliçelerinin yanısıra Kral Şuppiluluima’nın sevimli heykeli ile her an size uzanacak, dokunacak gibi gelen Mars heykeli de eşlik edecektir. Bu rota ayrıca size, Adana’nın, Antakya’nın, Gaziantep’in ve Şanlıurfa’nın kadim sokaklarını, renkli çarşılarını görmenize, eşsiz tatlarını tatmanıza fırsat verecektir.

Artuklular, Ortaçağ’ın sessiz ve mağrur konukları. Sanatın ve Bilimin doruğunda geçen eşsiz bir dönemin ardından Moğolların istilasıyla yüzyıllar sürecek suskunluk. Rotamız size bu olağanüstü öyküyü görmeye çağırıyor. Elazığ Harput’ta eğri minaresi ile eşsiz Ulu Camii ile başlayan yolculuğumuz Diyarbakır ile devam ediyor. Diyarbakır Suriçi’nde Artuklu Sarayı, Surlar (Ulubeden ve Yedikardeşler Burcları), Zinciriye ve Mesudiye Medreseleri, On Gözlü Köprü, Silvan Ulu Camii, Mardin ve Kızıltepe Ulu Camileri, Anadolu’nun ilk külliyesi olan Eminüddin Külliyesi, Mardin Kasımıye Medresesi, Hasankeyf, Malabadi Köprüsü, surların ve köprülerin üzerindeki plastik insan figürleri ile hayvan-bitki kabartmaları, El Cezeri’nin Artuklu Saraylarında yaptığı otomatlar bu olağanüstü uygarlığı tekrar keşfetmenizi sağlıyor.

Yukarı Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulan Siirt’in tarihi Neolitik devrin başlangıcı olan 12 bin yıl öncesine kadar uzanmaktadır.

Siirt, tarih yönünden çok eski bir geçmişe sahiptir. Siirt’te gerçekleştirilen arkeolojik yüzey araştırmaları, kazılar ve diğer bilimsel araştırmalar neticesinde Yukarı Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının kesiştikleri alanda kurulan Siirt’in tarihi neolitik devrin başlangıcı olan 12.000 yıl öncesine kadar uzanmakla birlikte Kalkolitik, Tunç ve Demir çağlarında yerleşmelerin görüldüğü tespit edilmiştir.

Doğal güzellikleri, tarihi eserleri, bağrında barındırdığı evliyalarından Peygamber Aşığı Veysel Karani Hazretleri, İsmail Fakirullah Hazretleri, cennetle müjdelenen sahabe Abdullah Bin Avf Hazretleri, Hazreti Ali'nin (R.a) çocuklarından biri olduğu belirtilen Muhammed Bin Hanife Hazretleri, İbrahim Hakkı Hazretleri, Sultan Memduh Hazretleri, Şeyh Muhammed El-Hazin Hazretleri ve birçok Hak... Devamı »

Birinci gün rotasına alternatif kent rotasıdır. Bey Kapısından başlayıp Urfa sokakları, tarihi çarşılar, han ve dükkanlar içinden geçip Bey Kapısında rota sona erer. Bundan sonraki destinasyon ise şehre yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan dünyanın en eski anıtsal tapınak yapısı Göbekli Tepe'dir. Buranun ya erken saatlerde ya da akşam üzeri saatlerinde hava serinlen dolaşılması önerilir. Uygarlık tarihini yaklaşık 7000 yıl geriye öteleyen, bildiğimiz arkeoloji kuramlarını değiştiren Göbekli Tepe insanın ben neyim, nereden geldim sorularına cevap arayacağı ve atalarını arayacağı bir yolculuk. Bu turdaki son rotamız Göbekli Tepe'nin ikizi olduğu öne sürülen, tıpkı onun gibi T sütunlarla dolu Karahantepe, Şanlıurfa için önemli bir yeni turistik destinasyon noktası oluşturmaktadır.

İki günlük Şanlıurfa Kent Merkezi rotasından sonra Harran ve Tek Tek Dağları Milli Parkının büyük bölümünü içine olan rotadır. Harran Asurca bir isim olup, yolların kesiştiği yer anlamına gelir ve Asur İmparatorluğu'nun son başkentidir. Harran ilçe merkezinde ören yerini, rasathaneyi, medreseyi, sarayı görebilir ve sadece Harran'a özel kubbe çatılı evleri gezebilirsiniz. 2015 yılında yapılan kazılarla büyük bir hamam yapısı ortaya çıkarılmış olup bu hamam oldukça ilgi çekici sayısız detaya sahiptir. Ticaret kervanlarının yolları üzerindeki bu tarihi kentte deveye binebilirsiniz. Harran'da Arap kültürünün bir ögesi olan mırra içmeyi ve mırra kültürünün hikayesini dinlemeyi unutmayın. Rotanın ikinci durak yeri insan eliyle yapılan Bazda Mağaralarıdır. Burası Harran Şehrinin inşasında taş ocağı olarak kullanılmış ve muntazam bir şekilde buradan kesen taşlar Harran'a taşınarak şehir surları, saraylar, hamamlar, camiler, rasathane inşa edilmiştir. Sonraki durak... Devamı »

Şanlıurfa Kent Merkezi, Göbekli Tepe ve Harran ile civarından sonra ilin doğusuna doğru giden tek rotadır. Bu rota Tek Tek Dağları Milli Parkının kuzey ucundan geçer. Buradaki en önemli ziyaret edilmesi gereken yerler Göbekli Tepe'nin ikizi olarak adlandırabileceğimiz, yine Göbekli Tepe gibi tarih öncesi yerleşimlerin izlerine rastlanılan, ama henüz kazı yapılmamış Karahan Tepe'dir. Burada da tıpkı Göbekli Tepe'de olduğu gibi T sütunların daha küçüklerini görmek mümkündür. Sanem mağaraları ise kayalara oyulmuş çeşitli mimari yapıların olduğu bir köydür. Burada bulunan ve kayaya oyulmuş üç katlı büyük yapının saray ve manastır olduğu düşünülmektedir. Bir diğer ziyaret merkezi olan Çimdin Kalesi ise Eyyübilerden kalma, hendeklerle etrafı çevrilmiş bir savunma kalesidir. Kervan yolları üzerinde bulunduğundan önemli de bir lojistik merkezliği görevi yapmıştır. Rotanın diğer iki durağı ise Hz. Eyyüp Nebi Türbesi ile Viranşehir kent merkezidir. Viranşehir'de İbrahim... Devamı »

Şanlıurfa kent merkezi, Göbekli Tepe, Harran ve çevresi, Viranşehir ve çevresinden sonra tamamen Fırat nehri boyunca yapılacak bir rotadır. Birecik hemen Fırat nehri kıyısında kurulu tarihi, kültürü, yaban hayatı ve enfes yemekleri ile tam bir cennettir. Bu şehirde Fırat nehrini doya doya seyredebilirsiniz. Eğer sabah erken saatlerde geldiyseniz nohut-ekmek yemeyi ihmal etmeyin. Odun fırınında tavada pişirilmiş nohutun çeşitli baharatlar ve biberle dürüm edilip yendiği süper bir Birecik kahvaltısıdır. Özellikle yaz aylarında ziyaret ediyorsanız patlıcan kebap yemeden Birecik'i terketmeyin. Birecik'in güneyinde Mezra denilen bölgede yetişen ve Temmuz ayı başında çıkan patlıcanlar yemesine doyum olmayan en lezzetli patlıcanlardır. Eğer yeriniz kaldıysa Birecik'e dondurmalı künefe de yemeyi ihmal etmeyin. Bu kadar yiyeceği yakmak için eski Birecik sokakları içinden geçen kent rotasını yapmanızı ve özellikle Urfa kapıyı görmenizi şiddetle öneririz. 

Parkur, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde başlamaktadır. Tarih-öncesi çağlardan günümüze dek Şanlıurfa dolaylarındaki kazıları ve öykülerini belgeleyen müzenin zengin arkeolojik koleksiyonlarını gözden geçirmek için birkaç saatinizi ayırın. Sergilenen en ilginç şeyler arasında dünyanın en eski heykeli kabul edilen “Urfa Adamı” ve Göbeklitepe D Tapınağı’nın bir replikası yer almaktadır.

Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nden, Arkeoloji Parkı’nın sol kısmına doğru ilerlediğinizde, üzeri mağaralarla dolu bir uçurum göreceksiniz. Bazıları mozaik zeminlere sahip olan 59 mağaradan oluşan Kızılkoyun Kaya Mezarları’nın geçmişi Oshroene (Edessa) Krallığı, Roma Krallığı ve Bizans dönemine dayanmaktadır. Ardınıza dönüp Arkeoloji Parkı’nın güney kısmında yer alan Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nin geniş kubbeli binasına doğru ilerleyin ve Şanlıurfa dolaylarında henüz deşifre olmamış türden etkileyici mozaikleri seyre dalmak için vaktinizi ayırın.... Devamı »

Türkiye'nin en büyük müzesi olan Şanlıurfa Müzesi ile Haleplibahçe Mozaik Müzesini, Balıklıgöl Kompleksini, Urfa Kalesini, tarihi çarşıları, hanları, eski Urfa sokakları, cami ve kiliseleri içine alan şehiriçi kent rotasıdır.

Güne erken saatte, hava güzelken ve güneş tam tepeye çıkmadan başlayın. Güzergah, Eski Pazar’da yer alan Barutçu Han’dan başlamaktadır. 2018-2019 yıllarında faaliyete geçmesi beklenen ve kısa süre önce restore edilen 18.yüzyıla ait Osmanlı Hanı, “Urfa’nın en iyilerini” tek bir yerde bir araya getirecek ve tamamlandığında burada restoranlar, kafeler, özel sanat, zanaat ve yerel gıda dükkanları yer alacaktır.

Barutçu Han dolaylarında gezinirken, Şanlıurfa’nın tarihi Eski Pazarı’nın geri kalanına bakınmak için biraz vakit ayırın. Osmanlı Dönemi’nde inşa edilmiş olan ve labirent şekilli kapalı çarşıların en ilginçleri arasında, Sipahi Kilim Pazarı, Bedesten Tekstil Pazarı, Bakırcılar Pazarı ve isot biber pazarı bulunmaktadır.

Pazardan ayrılmadan önce güzel bir ortama sahip olan Gümrük Han’a uğrayın. Burası, çevresinde sürekli kahve içen yerellerle dolu, restore edilmiş bir kervansaraydır.... Devamı »

Zanaat yolu, Kent Müzesi’ne çok yakın bir yerde bulunan Eski Kent Duvarları içinde yer alan Bedendibi Sanat Sokağı ile başlamaktadır. Burada, ahşap oymacılığı, ebru, mücevher ve kaligrafi dahil olmak üzere bir dizi ürün üretilen birçok küçük atölye çalışmasına ev sahipliği yapan, birbirleriyle bağlantılı Osmanlı dönemine ait bir dizi bina göreceksiniz. Bedendibi Sanat Sokağı, Urfa Kent Müzesi ile sonlanmaktadır. Şanlıurfa’nın tarihi ve zanaat geleneklerini keşfetmek için müzede biraz vakit geçirin.

Kent Müzesi’nden sağa doğru, 1043 Sokağı’na dönüp yaklaşık üç dakika boyunca bu yolu izleyin; sola dönün ve 1017 Sokağı’nda ilk T kavşağından sola dönün. Güneybatı yönünden zikzak şeklinde birkaç dakika ilerleyin, 58 Meydanı’na ulaşacaksınız. Burada yola devam etmeden önce soluklanmak için 11 Nisan Kafesi’ne uğrayabilirsiniz. Bu kafenin 2018-2019 yılında faaliyete geçmesi beklenmektedir. 1014 Caddesi’ni ve ardından da Kazancı... Devamı »

Doğa ile iç içe bir yürüyüş yapmak, tarihi çınar ağaçlarının gölgesinde, şelalenin altında yüzmek ve doğa ile baş başa kalmak istiyorsanız, tam size göre...

Finik Harabeleri Güçlükonak ilçesine bağlı bugünkü Damlarca köyü sınırları içerisinde bulunan kale iç kale ve dış kaleden oluşmaktadır. Cizre-Şırnak yol ayrımından 12 km uzaklıkta bulunan Dicle nehrinin kuzey tarafında bugünkü Güçlükonak ilçesine giden karayolunun üst kesiminde yer almaktadır. Dış kalede sur kalıntıları kuzey güney istikametinde uzanmaktadır. Bölge genel olarak Finik olarak nitelendirilmekte olup, Dicle Nehri ve Vadisine hâkim durumdadır. Eski yerleşmeler geniş bir alana yayılmış durumdadır. Bunlardan biri olan cami, hemen ilerisindeki kayalıklardan çıkan derenin batı tarafında kurulmuştur. Derenin batı tarafına istinat duvarları ile düz bir alan oluşturulmuştur. Bu alan caminin kuzey tarafında kalmaktadır. Ayrıca her iki yamaçta çeşitli kalıntılar ve mağaralar bulunmaktadır. Günümüzde cami, Güçlükonak karayolu kenarında kalmaktadır.

Şırnak ili Cudi dağı, Cizre ve Kasrik (Krallar Geçidi) bölgelerinde rastlanan rölyefler Asurlar, Gutti imparatorluğu gibi bölgede... Devamı »

Yüksek rakımlarda yetişen ters lale Nisan Ayı sonu Mayıs Başlarında boy verir ve oldukça güzel bir görsel şölen sunar. Bu rotamız Gabar ve Cudi dağı’nı ikiye ayıran Kasrik Geçit'i ile başlar. Kasrik Geçit'i jeolojik oluşumu ile ilginç yapılara sahiptir. Kasrik'ten sonra Kumçatı Beldesi'nde tarihi su değirmenlerinde yapılan Tahin’in tadına bakıp nasıl yapıldığını görebilirsiniz. Sonrasında Şırnak şehir merkezinde yayla havasını hissedecek ve misafirperver insanları ile şehir merkezinde çay içip Şırnak’ın hikayesini dinleyebilirsiniz. Şırnak’tan sonra Balveren Beldesi'nde doğal menengiç kahvesi içip yorgunluğunuzu attıktan sonra Şenoba’da bulunan Keldani yerleşim yeri Onbudak Köyü’ne ve Eski Hilal Köylerini eşsiz manzaralar eşliğinde görebilirsiniz. Ayrıca Hilal’den sonra, yüksek rakımlarda Nisan Ayı sonu Mayıs Başlarında boy veren ve oldukça güzel bir görsel şölen sunan Ters Lale Bahçelerini gezebilirsiniz. Sonrasın yol ikiye ayrılmaktadır (Uludere... Devamı »